B-TR ANA SAYFA
   ANA SAYFA   |   GERİ
Kanala Düşenler
Merhaba ve Nasıl Düştük Kanala?


PAYLAŞ: 



Herkese Merhaba,

Genel espri konularında biridir "Nasıl düştün bu yola" sorusu... Ben bunu yıllar önce, bir pavyonda müzisyenlik yapan bir abimizden değişik bir versiyonla duymuştum; "Oğlum" demişti "Pavyonun kırmızı ışığı bir kere popona deydi mi kurtulamazsın bu alemlerden" O, o zamanlar sahnede çalışının 20. yılındaydı ben o laftan sonra 10 yıl barlarda davul çaldım taa ki işler ve okul bastırana kadar. Tiyatrocuların sahne tozu dediği, bu sihirli kırmızı ışığın başka alemlerde olduğunu da 3 yıl önce bir bowling salonunda anladım... eh insan 3 yıldır durmadan bowling düşünüp emeklilik planlarını onun üzerine yapınca haliyle bir ışık durumu olduğundan şüpheleniyor.

Herşey Gediz Ege ve Duygu Gürkan'la kurduğumuz G-Tasarım'a gelen bir işle başladı. Biz bir grafik tasarım bürosu olarak yeni açılacak bir bowling salonunun tüm grafik tasarım, web, vs. işlerini almıştık. O sırada salon filan inşa halindeyken bu sporu araştırmaya başladık çünkü salona bir isim bulmamız ve logo yapmamız gerekiyordu...Internet, kitaplar filan derken salon doğdu; Rollhouse. Salonda ilk bir ay filan sadece yemek yiyerek insanların o topu oradan oraya atmalarını hayran hayran izledikten sonra o ana ulaştık ve Osman bey (Osman Aydın) bize oyun oynasanıza dedi. Osman Bey'in bu teklifine pişman olması sadece 4 dakika sürdü çünkü benim attığım topun tavanı sıyıracak bir yükseklikten yere düşmesiyle salonun ilk çukuru oluştu ve sanırım bana içinden kötü şeyler söyledi - çünkü naapiyorsunnn derken sesi titriyordu :)

Olaylar sonra hızla gelişti ve Len Charney'den ilk dersleri alıp topumuzu deldirdiğimiz gün pavyon ışığı olayı başka bir surette gerçekleşmiş oldu. Ve bizler (Gediz ve Duygu da düştü bu yola o zamanlar) masum ve eğlenip kahkahalarla oynayan o mesut günlük oyuncu kalabalığından sıyrılarak suratı asık, lane'e çıkması yarım saat süren, kilolarca topları olan, her atıştan sonra yandakilere ve hatların, yağına bozuk atan, oradan mı atsam böyle mi yapsam diyen bir garip oyuncu durumuna düştük...

Oyunculuk maceram Galleria'da düzenlenen Türkiye Şampiyonası'nda sondan 5. filan olmamla ve bunu kendime hiç dert etmediğimi fark etmemle bitti. haa tabii belimin ciddi bir şekilde sakat olduğunun ortaya çıkması da bana aradığım bahaneyi verdi - yani korkup kaçmadım, sağlık şeytti :). Çünkü ben sahada oynamaktan çok oyunun kendisiyle ilgileniyordum ve başladım herkesi izlemeye.. bilen bilmeyen herkesi. Derken birgün Rollhouse'a Daniel Lee Johns diye bir adam geldi. Adam ciddi bir şekilde zamanında PBA'de oynadığını, 13 tane filan 300ü olduğunu ve hatta utanmadan USA Silver Coach olduğunu söylüyordu. Ve bu gerçekti işin hoş yanı. O dönem benim kendimden geçmiş bir şekilde bowling okuduğum bir dönemdi ve 6 ay boyunca onunla Rollhouse'da çalıştık. Ben sürekli sorular sordum o bana sürekli cevaplar verdi ve ben artık ciddi bir şekilde coach olmaya karar verdim.

2001 yılında bir de FIQ ve European Coaching Council'in duzenlediği bir A tipi antrenörlük sertifikası kursu olmaz mı? Kendimi oraya atmamla bu iş artık ciddi bir şekilde başladı. Şu anda bir şekilde A Tipi coach olarak bu işi daha nerelere götürüz, bu memleket nasıl bu alemde başarılı olur? Ne yapmalı ne etmeli diye uğraşıyorum.

Peki neden bu spor? herşeyden önce bu sporun temel özellikleri şahane; sosyal, basit ve inanılmaz zor...Bizim tasarım aleminde bir söz vardır "less is more" diye "az çoktur" manasına gelir. İşte bu sporun aslında son derece basit bir uyumla oynanan ama sonucunda inanılmaz bir tecrübe, koordinasyon, oto kontrol ve zihinsel beceri gerektiren bir oyun olması harikaydı. Başta topunun delikliğinden şüphe duyduğum bu oyunun (yani şimdi basketbol oynamış birine delik bir topun top olduğunu anlatamazsınız, top dediğin şişen bir şeydir) bu kadar kompleks ve herkesin harcı olmayan en küçük detayın koskoca farklara yol açması beni büyüledi. Daha onlarca şey anlatabilirim ve özellikle matrak dostluklarını..

İşte böyle, benim bu aleme ya da kanala düşüşüm böyle oldu.. "Kanala düşmek" te benim için özel yeri olan bir durumdur ne zaman biraz düzgün oynasam, hasbel kader bir seri strike yapsam (seri dediysem 2 tane) hemen kendimi super konsantre ederim, iyice oka odaklanırım, bir yağ gibi kayarım ve muhakkak kanala atıp hiç bozmadan dönüp iğrenç bir 2. atış yaparım.. :)

Ne yapacaksınız bazılarının da coach olması lazim değil mi?

Herkese mutluluklar...

Önder Gürkan