B-TR ANA SAYFA
   ANA SAYFA   |   GERİ
Koçun Tahtasından Notlar
Antrenör denen varlık !

YAZAR'A E-MAIL
15 Mart 2011 Salı

PAYLAŞ: 



Herkese merhabalar,

Bu platformda daha önce hiç yazı yazmamıştım (daha önce nerede yazdıysam J ). Sağolsunlar, fikirlerimi, bildiklerimi, düşüncelerimi zaman zaman da ufak anılarımı aktarmam için sevgili bowling-tr ekibi bana küçük bir yer ayırıp büyük incelik gösterdiler. Bende bu fırsatı kaçırmadım tabii :=)

Bu platformda sizlere bazı alıntılar, edinilen tecrübeler ve yeni fikirler/düşüncelerden bahsetmeye çalışacağım. Bütün bunları okuyanları sıkmadan fakat yazılanın özünü de kaybetmeden anlaşılabilir bir şekilde yapmaya çalışacağım. Sürç-i lisan edersem, atladığım yerler olursa şimdiden affola, lütfen beni düzeltmekten de çekinmeyin ayrıca.

Bu yazıda sizlere, “bowlingde antrenöre ihtiyaç olur mu?”, “Bu antrenörler ne işe yarar?” gibi soruların cevaplarını vermeye çalışacak ve bowling’in hatta diğer sporların da içinde bulunan veya bulunması muhtemel antrenör tiplerinden bahsedeceğim.

Bu giriş sonrası hemen konuya giriyorum.

Bir sporcu ya da bir takımın sporcuları ne kadar yetenekli ve çalışkan olursa olsun, bunlar uygun biçimde yönlendirilmez, teknik ve taktik yönlerden geliştirilmezse, başarıya ulaşılamaz. Başarı için tüm sporcular bir antrenöre gereksinme duyar. Antrenör, kurumsal bilgileriyle, deneyimlerini birleştirerek sporcuları yeteneklerine uygun biçimde yönlendiren, çalıştıran, yarışmalara hazırlayan, liderlik yapan bir spor insanıdır. Bu tanım ve kriterler bowling sporu için de geçerlidir. (1)

İdeal bir antrenörün özellikleri aşağıdaki gibi özetlenebilir.

  1. Spor bilgisinin olması
  2. İlgi alanının geniş olması
  3. Kişilik özellikleri
  4. Sporcularla olumlu ilişkiler kurabilme
  5. Örnek olma
  6.  Yeniliklere ve gelişmeye açık olma

Bir antrenörde bu özelliklerin tümü bulunmayabilir, fakat tümüne yakınının bulunması idealdir.

Performans sporunda temel amaç olan başarının kazanılması için gerekli olan en önemli koşul, sağlıklı bir antrenör-sporcu ilişkisinin sağlanmasıdır. Antrenörün temel çalışma alanı sporcu ya da takımdır. Bu ilişkiler genel anlamda bir kişiye ya da bir grupla ilişki olarak görülebilir. Herhangi bir insan ilişkisinden farkları amacının, işleyişinin ve yapısının daha belirli olmasıdır.

Antrenörün sporcu ya da takımla ilişkisinin amaca uygun biçimde yürütülmesinde hem kendisinin çeşitli özellikleri, hem de sporcu ya da takımın özellikleri önem taşır. Bu ilişkide antrenör daha belirleyici konumda olduğundan, antrenörün özellikleri üzerinde durmak daha doğru olacaktır.

Bu ilişkinin sağlıklı olarak yürütülmesinde ve başarıyla sonuçlandırılmasında antrenörle ilgili iki ana etken vardır. (1)

  1. Antrenörün özellikleri
  2. Antrenörün çalışma yöntemi

Antrenörün özelliklerinden yukarıda bahsetmiştik, ek olarak yapıcı davranış modelini benimsemeyi gösterebiliriz. Yapıcı davranışı biraz açarsak, sporcunun ya da takımın başarısında ve başarısızlığında yapıcı eleştirilerde bulunma,  sorumluluk alma olarak açıklayabiliriz.

Antrenör özellikleri ile ilgili kısımı bu şekilde noktaladıktan sonra, ikinci maddemiz olan “Antrenörün çalışma yöntemi” kısmı için şunları söyleyebiliriz.

Her antrenörün amacına ulaşmak için benimsediği, uyguladığı bir ya da birden çok çalışma yöntemi vardır. Bu yöntemlerin ne olduğu, hangi özellikleri barındırdığı, sporcuların özelliklerini dikkate alıp almadığı önemlidir.

Antrenörün bir çalışma programı oluşturmasında öne çıkan iki yaklaşım vardır:

Bilimsel verilere göre yapılandırılmış olması, ya da kendi deneyimlerini ön planda tutma. Bu ikinci yaklaşım daha çok bizim ülkemizde görülen tipidir. Aslında bu iki yaklaşımın bir arada kullanılması önemlidir. Çünkü bilimsel veriler belirlenmiş koşullarda elde edilmiştir. Oysa antreman ve yarışmayı etkileyen çok çeşitli dış koşullar vardır. Bunlara sporcuların özelliklerini de eklemek gerekir. Bu nedenle çalışma yöntemi belirlenirken tüm etkenler dikkate alınmalı, gerekirse düzeltmeler yapılmalıdır. (1)

Yarışmaya hazırlık döneminde antrenör ya taktiğe ve rakibin özelliklerin, ya da sporcularının/takımının güdülenmesine ağırlık verebilir. Bu yöntemlerden biri uygulandığında iyi sonuç alınabilse de, iki yaklaşımın bir arada uygulanması daha çok verim sağlar. (1)

Kendi yaşadığım bir tecrübeden yola çıkarak bir örnek vermek isterim. Mersin’de gerçekleştirilen son kulüpler şampiyonasında erkek takımımız yukarıda bahsettiğim konu ile birlikte başka etkenlerde de istenen kararlılığı ve uyumu sağlayamadığı için başarılı olamazken, yeni iki oyuncusu olmasına rağmen bayan takımımız, kazanmaya yönelik ve vazgeçmeyen bir davranış göstererek kendilerini sonuca ulaşmaya hazırladılar. Tabii ki rakip takımlardaki yüksek skorlar atması beklenen sporcu arkadaşlarımızın beklenin aksine bir performans göstermeleri bu hazırlığa ve bağlılığa yardımcı oldu. Bütün bunlar bir araya gelince, güzel bir sonuçla şampiyonluk yakalanmış oldu. Tabii ki bu şampiyonluğu korumanın kazanmaktan daha zorlu olduğu bilincinde olmamız gerekiyor. Bunu da önümüzdeki şampiyonada göreceğiz umarım.

Kaldığımız yerden devam edersek, antrenörlerin çalışma yöntemini uygularken sporcularıyla ilişkisi de başarı sağlamada önemli olmaktadır. Çalışma sırasında bazı antrenörler gergin ve otoriter bir tutumda davranırken, bazırları daha demokratik bir tutumda olabilirler. Disiplin yönünden otoriter olmak gerekirken, kimi zaman daha yumuşak davranmak gerekir. Bunları birleştirirsek, “tatlı-sert” bir tutumun uygun olduğunu söyleyebiliriz. Bu tutumun bizde uygulanması çok kolay değildir, sporcunun da bu tutuma ayak uydurması, kabullenmesi işleri kolaylaştıracaktır şüphesiz. İş hayatları profesyonel olan fakat amatör bir yaklaşımda sürdürülmeye çalışılan bowlinde sporcuların bu yaklaşıma uyumları zaman almaktadır veya hiç olmamaktadır. Bu sebeple de antrenörle çalışmak ya genç ya da yeni başlayan sporcularda görülmektedir. Onlarda elde edebilecekleri bilgi ve becerileri kazandıktan sonra kendi başlarına devam etmeye (hatta kendileri antrenörlük yapmaya) karar alırlar. Oysa sporculuk hayatlarında bir antrenörün bilgisi, etkisi ve gözetiminde yer almak faydalı olacaktır. Tabii ki bunların dışında olan istisnai durumlar/kişiler vardır (örneğin Roger Federer’in antrenörü yok, kendi çalışma antreman yöntemleri var sadece turnuvalar için mentör kullanmakta). Umarım ülkemizde yazıda bahsi geçen kritlerin bir kaçına da olsa sahip olan antrenörlerin ve bu antrenörlere bağlanan sporcuların sayısı en kısa zamanda artar. Böylece daha bilinçli, gelişen ve başarılı sporculara sahip olabiliriz. Geçmiş zamanda bu konuyla ilgili bir tartışma yaşanmıştı internet ortamında hatırlayanlarınız olacaktır. Konu “yabancı antrenör gelsin, sporcularımızı coştursun hepsini bir isveç bir fin tabiyetine soksun” şeklinde bir yaklaşımdı. Tabii ki yetersiz bilgilendirmeden dolayı böyle bir kanıya varıldığı muhakkak. Böyle bir antrenör gelse (ki elimizde gayet üst düzey olanı var) dahi, sporcularımızın bakış açıları, yaklaşımları ve becerileri antrenörün özelliği ve çalışma yöntemi ile örtüşmediği sürece (bunun önemli bir bölümü sporcularımızdan kaynaklanacaktır bence) hayal edilen gelişmelere ulaşmak mümkün olmayacaktır. Kaldı ki sporcuların yetişmesi bir kenara önceliğin antrenör yetiştirmek olduğu düşüncesindeyim. Antrenörler yetişsin ki, sporcuların yetişmesi devam etsin. Bunun en güncel örneklerini ülkemizdeki futbol kulüplerinin durumlarından takip edebilirsiniz. Yani kafaların değişip, gelişmesi ilk olması gereken unsurdur, daha sonra da bu gelişime ayak uydurmak olacaktır.

Sizleri sıkmadan, bir nebze de olsa farklı bir bakış açısı, bir düşünce ortaya koymuşsam ne mutlu bana. Bir sonraki yazımda antrenör tiplerinden bahsedeceğim, tüm bowling severlere sevgilerimi ve saygılarımı gönderiyorum.

Hepinize, metronom edasıyla hareket eden bir salınımla başlayıp, elinizden rahatça çıkarak, yağ gibi kayan sonrasında bir kamikaze gibi cebe giren atışlar diliyorum (on numara kalması sizin sorumluluğunuzdadır, karışmam).

Bowling sobetleri ve gümbür gümbür strikelarla dolu günler dilerim.

Tolga Özoğluuntur

(1)    (1) Prof.Dr. Orhan Doğan’ın Spor Psikolojisi (2005) adlı kitabından alınmıştır.